Çin’in, Dünya’nın dönüşünü yavaşlatan dev yapısı: Üç Boğaz Barajı

Dünyanın dönüşü sabit bir ritimle sürüyor gibi görünse de, aslında oldukça hassas ve değişken bir dengeye dayanıyor. Bu dengeyi yalnızca doğa olayları değil, insan eliyle yapılan büyük yapılar da etkileyebiliyor. Çin’in Yangtze Nehri üzerine inşa ettiği Üç Boğaz Barajı, bu etkileşimin en çarpıcı örneklerinden biri.

Yalnızca hidroelektrik üretimiyle değil, çevresel ve fiziksel etkileriyle de öne çıkan baraj, şimdi de Dünya’nın dönüş hızı üzerindeki etkisiyle tartışma konusu olmuş durumda. 1990’lı yıllarda temelleri atılan ve 2000’lerin başında faaliyete geçen bu dev yapı, büyüklüğüyle halen hayranlık uyandırıyor: 2 kilometreden uzun, 180 metre yüksekliğinde ve arkasında yüzlerce kilometreye uzanan devasa bir su kütlesi tutuyor. Ancak bu su kütlesi yalnızca bölgesel ekosistemi değil, Dünya’nın dönme hareketini de çok küçük ama ölçülebilir bir şekilde değiştiriyor.

Milyarlarca ton su ve Dünya’nın değişen dengesi

Baraj tam kapasiteye ulaştığında yaklaşık 39 milyar metreküp suyu tutabiliyor. Bu, neredeyse 10 trilyon galonluk bir su kütlesinin tek bir noktada toplanması demek. Peki bu ne anlama geliyor?

Fizik yasalarına göre, büyük kütlelerin yer değiştirmesi Dünya’nın dönüşünü etkileyebilir. Bu durum, temel olarak açısal momentumun korunumu ilkesine dayanıyor. Tıpkı bir buz patencisinin kollarını açtığında dönüş hızının yavaşlaması gibi, büyük bir kütle gezegenin ekseninden uzaklaştıkça, Dünya’nın dönüşü de çok hafif biçimde yavaşlıyor.

Üç Boğaz Barajı’nda toplanan bu devasa su kütlesi, ekvatora göre daha yüksek rakımlarda konumlandığı için, Dünya’nın ağırlık merkezini çok az da olsa kaydırıyor. Bilimsel hesaplamalara göre, bu durum gezegenin günlük dönüşünü 0,06 mikrosaniye kadar uzatıyor. Yani saniyenin milyonda biri kadar küçük bir değişim söz konusu.

Ölçülebilir etki

Bu kadar küçük bir farkın pratikte insan hayatına doğrudan bir etkisi bulunmuyor. Günlük yaşantımız, takvim sistemimiz ya da uydu saatleri üzerinde gözle görülür bir değişiklik yaratmıyor. Ancak bilimsel ölçüm ve uzay çalışmaları için bu gibi değişimler göz ardı edilemiyor. Çünkü uzay araçlarının yörünge hesaplamaları, gezegenin dönüş hızına bağlı. Saniyenin milyonda biri kadar bile sapma, bu tür hassas görevlerde uzun vadede hatalara yol açabilir. Bu nedenle bilim insanları, sadece doğal olayları değil, büyük insan yapımı projelerin de gezegen üzerindeki etkilerini dikkatle takip ediyor.

Üç Boğaz Barajı’nın Dünya’nın dönüşü üzerindeki etkisi ölçülebilir olsa da, bu etki tek başına büyük bir değişim yaratmıyor. Büyük depremler, yer kabuğunun altındaki kütleleri yeniden dağıtarak benzer, hatta daha güçlü etkiler yaratabiliyor. Aynı şekilde kutuplarda eriyen buzulların yer değiştirmesi ya da okyanus akıntılarındaki değişimler de Dünya’nın dönüş hızını etkileyen faktörler arasında.

Ay’ın kademeli olarak Dünya’dan uzaklaşması bile, her yüzyılda gün uzunluğunu yaklaşık iki milisaniye kadar artırıyor. Yani doğa, Dünya’nın ritmini insan yapımı projelerden çok daha büyük ölçeklerde şekillendirmeye devam ediyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir